8 Haziran 2008 Pazar

balıkların gizemsiz dünyası.

akvaryumumdaki en büyük balıklardan biri geçen gün can çekişe çekişe öldü. iki sene evel bu gibi durumlarda asabım bozulup ağlıyorken, bu sefer ölen balığı da pek sevmediğimden biraz sevindim. yine de hayvan ay bana bi şeyler oluyor dercesine sürekli kendi etrafında dönüp dururken, arkadaşlarının, mundar olmadan evel yiyip bitirelim şunu dercesine sürekli can çekişen hayvanı tırtıklaması, her ölen balık vakasında olduğu gibi iç gıcıklayıcıydı. tekir büyüklüğündeki balık öldükten sonra -canı çekmesin diye moli hariç- herkese tek tek götürüp, mehe mehe akşama salata koyalım mı deyince, hepsi büyük bir iğrenme hissiyatıyla balığa ve bana baktılar. balığın da gözü ve bıyıkları yenmemiş olduğu için evdekilere ükela bakışlar atıyordu adeta. bir akşam yemeğinde 50 tane hamsi katletmeyi biliyorsunuz ama deyip gittik balıkla ben, sonra onu klozete atıp son yolculuğuna uğurladım.

Hiç yorum yok: