10 Haziran 2008 Salı

polis GEYİK yapmaz.

bugün başıma yine dandirik işler geldi. bütün gün leventle taksim arasında hıyar bi mekik dokuduktan sonra 82 çay içip, tatil kitaplarıma başlayıp eve dönmek üzere dolmuşa bindim. sonra sevgili dolmuş ikinci köprüyü tam geçti ki polis bizi durdurdu ve bi kaç s2k belgesinin olup olmadığını sordu dolmuşçu efendiye. ben cok sanslı oldugum icin gerzek şoförün belediye izin belgesinin miladının dolduğu açığa çıktı. ve mcrk (sesli harfleri siz doldurunuz) polis arabayı bağlamaya karar verdi. biz de afedersiniz bok gibi kaldık. fakat millet mal mal duruyor kimse ne bir şey soruyor ne de durumun abesliğinden şikayet ediyordu. sonuçta köprünün başında ultra salak bi konumda kalakaldık ve bir allahın kulu polise yaptığının mantığını sormaya tenezzül etmeyince ortamın yaşça en ufağı olarak polise DİKLENMEM kaçınılmaz bi hale gelmişti. başta gayet nazik moddayken, gelişen diyalogla oluşan şokun etkisiyle GERZO moda geçmem oldukça kısa sürdü.

-memur bey biz şimdi ne olacağız?
-git taksiye bin. (dövebilir yalnız, öyle de güzel sesinin tonu)
(adam bunu söyleyince ben direk kontrolü kaybetme modunu açtım doğal olarak.)
-parasını da aranızda toplayıp sizler mi vereceksiniz, ya da ben para mı basıyorum?
(ben böyle deyince bir süre kilitlendiler, ama ruhani lider olarak daha rsp çcugu olan hemen atladı.)
- o zaman git otobüse bin.
(evet öyle bir yerdeyiz ki, hem otobüs bileti satılıyor hem de gideceğim yere sürekli otobüs geçiyor allah sizi inandırsın.)
-yahu böyle iş olur mu? kontrolü neden daha makul bir yerde yapmıyorsunuz? şoforun hatası yüzünden neden yolcuları zor duruma sokuyorsunuz?
(bu noktada mantıksız bir çok boş laf ettiler, genel özeti bizim iznimiz var burda bi güzel ceza kesmek için, siz ne bok yerseniz yeyin şeklinde yapılabilir.)
-o zaman ben de sizin hakkınızda suç duyurusunda bulunacağım. isimlerinizi söyler misiniz?
(hee evet bulun, hatta internete git bak orda şöyle yap böylee yap öyle bulun diye konuşmaya başladı içlerinde kendini zeki sanan bir adeti, ama tabi benim de sinir bozukluğuyla az kalsın SEN BENİM KİM OLDUGUMU BİLİYOR MUSUN? tribine girmeye yaklaşmış olmam da içler acısı.)
-bakın BANA geyik yapmayın (ben kimsem artık). (bu noktada isim ve sicil numarası konusunda ısrara devam ediyorum) (işte o anda en belamı skmeye niyetli olan polis beyefendi geldi ve noktayı koydu)
-ne demek şimdi sen böyle konuşuyorsun polis GEYİK yapmaz, öyle GEYİK MEYİK diyemezsin.
(suratından anladım ki bir şey daha söylersem beni de HAKARETTEN -artık türklüğe mii, polise mii, adalete mi bilmiyorum- götürecekler şoforle beraber, zaten onlar da benden kurtulmak için şofore kızmaya başladılar bu noktada)

neyse ben bayağ sinirlendim, ve gerçekten adamları şikayet etmek istedim. iki nazik konuşsalardı bizi zor durumda bırakmalarını sakin bile karşılayabilirdim. allahtan bugün önemli hiçbir işim yoktu o saatte, ama gayet sınava, bir şeye filan yetişmem gerekiyor olabilirdi. ama gerzek heriflerin zerre umrunda olmadığı gibi bir de ukalalık yapmaları oldukça hoştu. şoför de siklemedi saolsun. ama en ilginci dolmusta benim dısımdaki insanların ağızlarını açıp tek bir şey söylemeye tenezzül etmemesi oldu. ben beceriksiz bir biçimde hakkımı aramaya çalışırken hepsi mal mal bakınmakla yetindiler. bence hep böyle devam etsinler, sonsuza dek herkes ensemize vurup lokmamızı alsın, müstehak anasını satayım. gitti hepsi paşa paşa taksi çevirdi. sonra bir kız geldi yanıma, gel ben kazaskere gidicem taksiyle, birlikte gideriz dedi. taksi kadıköye gelince kıza HESABIN yarısı verip ineyim dedim. fakat kız almamakta ısrar etti, zorla verebildim. ben işin haksızlık boyutuna delirmiş durumdayken; kızın, içinden AH CANIM YAA FAKİR deyip beni sahiplenmesine doğal olarak pek sevinemedim.

2 yorum:

Vaykorus dedi ki...

Ne güzel yazıyorsun..

ali dedi ki...

okurken ebem sikildi sıkıntıdan.