26 Haziran 2008 Perşembe

türkiyede etnik çatışma ve görsel kültür.

bugün moliyle beyazın arkadaş olacabileceğini sandığımız için caddebostanda alimayla buluştuk. fakat uzun burnundan anlaşılabileceği üzere lazoğlulaz olan dişi jack russel ne hikmetse moliye kıl kaptı. oyunmuş gibi kovalarken sürekli hırlayıp molinin kıçını kapacakmış gibi yaptığı için yürüyüş esnasında iki köpeği de baglamaktan yana kullandık tercihimizi. fakat beyazın laz inadı doruk noktasına cıkmıstı ve bağlı da olsa buldugu her fırsatta moliyi hırpalamaktan geri durmadı. yine de toplum kimin zor durumda oldugunu anlayamayacak kadar körleşmişti. sonucta moli siyah kırcıllı tüyleriyle olsa olsa zenciydi, en iyi ihtimalle kürt olabilirdi. bu yüzden toplum onun ne kadar içli bir heyvan olduğunu anlamadı, hatta seviyesizleşip o biraz agresif galiba dediler zavallıya. halbuki beyazın VAHŞİ saldırılarından kaçmaya çalışan moli yorgunluktan nefes nefese kaldığı için hırıldayarak solumak durumunda kalmıştı, kimseye kızdığı filan yoktu. ferahlamak için denize girdiğindeyse bekçilerin, burası halk plajı heyvan sokmak yasak, DENİZİ PİSLETİR uyarısıyla karşılaştı. eminim aynı konumda beyaz olsaydı, sırf tüy renginden ötürü birinci sınıf vatandaş muamelesi görür, belki plaj iskemlesine bile oturtulurdu. eve dönerken taksiye bindik, allahtan taksici eski köpekçilerden cıktı da moliye koltuga oturabilirsin dedi, ama moli yine de yerde yolculuk yapmayı tercih etti çünkü toplumun ona dayattığı SINIFI çoktan içselleştirmiş, bana hüzün bekçisi bakışlar atıyordu.