6 Mayıs 2008 Salı

pıt

günlerdir çok yorgun olmama rağmen doğru dürüst uyuyamıyorum, ya uyumayı bereceremiyorum ya da sıkıntılı rüyalar görüp sürekli öldürülüyorum. dün gece yatmadan önce de böyle olacağını artık kabullenmiştim neyseki bu gece öldürülmedim daha saçma bir rüya gördüm. deniz manzarasına sahip bir çaycının terasındayız -rüyamda- sevdiğim biriyle. aylar sonra ilk defa görüşüyoruz sanki. ama o aniden yan masadaki cemil koçakla ingilizce öğretmenliği sınavları -bu ne ya:((- hakkında konuşmaya başlıyor. ulan ben senin için onca sıkıntımdan kalktım geldim oturuyorum, sen şimdi ne bu ingilizce lan demiyorum. çaycıda kafamı yastığa koyup, oturduğum yerden kalkmadan üzerime yorganımı çekiyorum. fakat muhabbet bitmiyor. sonra bi bakıyorum kalkmışım, sessizce içeri girmişim, küçük bir cam buluyorum. tamam burdan aşağı atabilirim kendimi. cam biraz yüksekte, tırmanmam gerek ama bir bakıyorum ayağımda 4 sene evel birilerine verdiğim kocaman ve ağır patenlerim. pes etmiyorum ama garsonsu biri geliyor. beni yukarı, çay içilen yere geri götürüyorlar. sonra yanımdaki arkadaşım kız arkadaşıyla buluşacakmış, başka bir köşeye oturalım orda avea daha iyi çekiyor diyor. iyi. geçiyoruz. oradaki tipsiz adamlar bana, neyi protesto ediyordun ehe ehe diyorlar, hatta biri sekülerizm mi diyor -ulan ne alaka?- , o zaman ağlamaya başlıyorum ve buna, hayata dair anlık bir anlam yüklemek zorunda mısınız diyorum. uyandım. eşek herifler.

Hiç yorum yok: