bu dönem tll'de okuttukları her roman birer baştacı benim için. hepsini okurken vicdan azabı çekiyorum. bugüne kadar okuduğum bütün ıvırzıvırlar -cok entellektüel sanıyordum o esnada- için kendime kızıyorum adeta.
okuduğum herşeyden ayrı bir kabus görmem ama genelde okumaya başlamadan önce görmem de bu işe daha saçma bir boyut katıyor. şafak'ı okuyorum bugün, dün başladım.
üç gün evel rüyamda(kabusumda), yer altı gibi bir yerdeyiz, taşın üzerindeyim. rüyanın bir başlangıç noktası varsa, o da çıplak ayağımın altındaki boku hissetmem sanırım. doğru düzgün iğrenemiyorum bile, garipçe kanıksanmış bir durum söz konusu. erkekler de var kadınlar da. tuvalete girmem lazım. sıkışmak dediklerinden. ama bir anda recme mahkum ediliyor bütün kadınlar. içerisi zaten bir hapishane gibi, recmi yapacak olanlarsa erkek mahkumlar. gitmek istemiyorum. henüz alana yollanmamış tek kadın benim. gitmemek için karşıma çıkan ilk görevliye yavşaklıklar yapıyorum. sevimliyim ya, belki beni beğenir de yollamaz. derdim taşlanmamak değil, onca erkek tarafından aşağılanma fikrine katlanamıyorum. bir yandan kadınları toplayıp bir şekilde boykot edebilir miyiz diye düşünüyorum, işe yaramayacağını tahmin ederken uyandım.
şafak'ı okurken gençlik ateşiyle geriliveriyor insan, ayağımın altında olmayan bokun ezikliğini duyuyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder