8 Nisan 2009 Çarşamba

hoşgeldin yar yüreğime

blogspotla yaşadığım sorunlu ilişkinin ikimizi de çok yıprattığını anladık ve ben kötü şakalarımı da alıp annemin evine değil ama şuriya taşindim,

http://yesbuddy.tumblr.com/

BAY

27 Mart 2009 Cuma

ay bi de

yutuptaki akp reklamları şaka mıdır nedir.

yes oğlu yes

birkaç gündür acayib sıkıntıya tutulmuş durumdayım. 2 gündür de blogspotu açarken eziyet çekiyorum vtunnella geldim şuraya kadar yemin ederim, üşenmedim sign in filan oldum. eksisozluk solframede bu konuyla ilgili bi başlık göremeyince sıkıntımın bireysel bir sorun olduuğuunu annadım allahtan endividualist biriyiim HEVVEĞTT. az önce ben yemek yerken kemal sunal filmi actım. kanallar parasızlıktan cuma akşamı kemal sunal filmlerini tekrar mı dönderiyorlar yoksa ben nadiren tvyi actıgım için genel konseptten habersiz miyim diye düşündüm. filmi izlerken fazla duygulandığımdan ortamdan çıktım. intihar etmek isteyen adama şabanın gidip yarın yine güneş doğacak, tavuklar yumurtlayacak inekler möleyecek demesi yüzümde gülücükler açtırdıysa sıkıntımı almadı. yine de yarın tavukların yumurtladığı ve ineklerin möölediği bir yerde güne başlıyor olsaydım kesin sıkıntım geçerdi. kafam yyarak gibi ağzım biraz bozuk gibi evt-tşşkkrler.

22 Mart 2009 Pazar

gugilda çok iyi bi kitlem var

insanlar blogumda şunların yanıtlarını aramışlar son dönemde, umarım bulmuşlardır. gerçi bazıları soru değil. amaçlarını kestiremedim çoğunun.

allahı seviyorum
kıraç kürtmü
CANTİYE NE DEMEK
ibrahim tatlises ne zaman londra konser veriyo
derin dekolte
urbanda garson
ATAYI ANLAMAK
Allah yok
yatağa fındık koymak
şapşup
anneye evde iş yaptır
İNANILMAZ KORKU
koylu guzellerının bacakları
sen musanın çocuğu olamassın
ben allahi seviyorum
polisle geyik
manidar blog

benim hüzünlü bekcilerim baslığından sonra en çok allahı sevenler gelmiş ya onu anlayamadım gerçekten. farklı bin türlü yazımla allahı sevenleri blogumda birleştirebildiğim için çok mutluyum, köylü güzellerinin bacakları konusunda da çeşitli girişimlerim olacak önümüzdeki dönemde, herkese iyi günler dilerim.

21 Mart 2009 Cumartesi

anlaşıldı

son zamanlarda kötü esprilerde görülen artışın feysbuk sayesinde ilkokul arkadaşlarıyla görüşen insanlardan kaynaklandığından şüpheleniyorum.

20 Mart 2009 Cuma

iki kısa öykümle karşınızdayım ikisi de on numara öyküdür

dostum buna hiç gerek yok barajlar dolmuş

bugün okula gidemedim hastayım diye, ama kadıköye gidip mekanik kitabı almam gerekti. yolculuğum esnasında büyük birlik partisinin aracıyla karşılaştım, şarkılarında birlikten ve vatan topraklarının her yanının şehit kanıyla sulanacağından bahsediyorlardı.


merhaba aile sofrası

dün sofrada yemek yerken koray, şişman olduğumu iddia ediyor diyerek beni anneme şikayet etti. bunun üzerine annem misafire ayıp olmasın diye korayın tarafında yer almak gereği duydu ve ona yedirdikçe yedirdi.

18 Mart 2009 Çarşamba

ayrıca çeşitli tedirginliklerim var

minibüs yolu ruğlz

az önce evin önünden 30 kadar çocuk, kahrolsun pkk işbirlikçi akp diye hönkürerek geçtiler, başlarında 3-4 tane takım elbiseli adam vardı, şunu bunu söyleyin diye onlara gazı veriyorlardı. maltepe ülkü ocaklarındanmış bu hırtolar, yazık. ben de cama çıkıp onlara siktirin gidin pis faşolar diye bağırmak istesem de hasta olduğumdan aslanım bira evi yazılı kupamdaki sıcak ballı sütü içmeyi tercih ettim. bu kupaları bize ne zaman verdiklerini hiç hatırlamıyorum, lisede öğle tenefüslerini aslanıma giderek geçirdiğim saçma bir dönem olmuştu. neyse bu çocukları niye hapse atmıyorlar ki, hepsini atıyorlar sanıyodum ben.

[nasıl yani link mink yok mu]

üh

sevgili blog az önce gsl ik'ya renault için mail attım, çok zordu ama gururumu yendim adımın yanına 3 rakamdan oluşan devre nümeromu bile çaktım of yaa haydi hayırlısı a-ke

17 Mart 2009 Salı

hooooooofs

allahım sabah gazetesini okutma okutturma diyecek kadar sapık değilim değilim (ama feysbukta böyle bi grup gördüm cidden de neyse) çünkü bizim eve de geliyo o gazete ve okuyorum kimi zaman ama gerçekten sapıttıklarını düşünmeye başlamış durumdayım yerel seçim heyecanıyla biraz hezeyaaaanlar her neyse çok bezdim çünkü staj ayarlamaya çalışırken ekonomik krizle karşılaştım hakkında bazı düşük zekalıca ekonomik keriz esprilerinin yapıldığı bu despırıt durum yüzünden, fordizm konseptiyle çarli çaplinin yüreğini bile kıpırtılara gark ettiren Ford'un gebze fabrikasının kepenkleri aç-kapa kapa-kapa-aç-kapa modunda olduğunundan stajyer almayacaklarmış bu sene diye ik'sından haber almış durumdayım, başvurmak isteyen diğer arkadaşların ümitlerini kırmaktan ayrıca haz duyarken ehliyet almaya dünyanın en çok üşenen insanı olarak otomasyon sektörüyle çok ilgiliyim, YAA renoda -renault mais hastayııms- tanıdığı olan var mı gsl ik'ya mail atmaya çok utanıyorum lan diyerek hepinizin gözlerinden öpüyorum. koymadığım virgüller ve 8 satıra dayanan dandik cümleler için herkesten özür diliyorüm.

10 Mart 2009 Salı

spektaküle ederim

yaşasın sonunda suçlular bulundu!!

GOD KNOWS hangi şartlar altında -büyük ihtimalle de okuyamadıkları- belgeleri imzalattıkları 5 mahkum sayesinde artık Amerikan halkı refaha kavuşabilir. Suçlular bulunmuştur, yönetimleri pek iyidir. Guantanamo o kadar da kötü bir şey değildir, kapatılması öncesinde vicdan azabı çekilmesine de gerek yoktur, bu olay intikal ettiğine göre işlevini süper şahane tamamlamış olmalıdır. Demek ki Afganistan'ın guantanamosu açık kalmaya devam edebilir çünkü o da güzel meyveler verecektir. Şimdi bu beş kişiye elektrik verebiliriz, o kadar işkenceden sonra nasılsa minnettar olacaklar.
Guantanamo, kendi kendimi justify ederim dedi.
Thanx alot.

6 Mart 2009 Cuma

monami dedicated to monami



korkunca kaşıyla sinyal verebilen bir hayvan.

3 Mart 2009 Salı

yaay-pod

kazım genç röportajını kağıda aktarmamın ortasında ipodun şarjı bitince ok bye'a tekrar akayım dedim velakin alinin üzerine fazla gitmiş olabilirim diye vazgeçtim ve moliye koca bir elma yedirdim. gövdesi kadar elmayı yedikten sonra FISSSladı ve yan yattı. Bu arada transkripsiyonu yaparken kullandığım battal boy internet kafe kulaklığını takınca molinin beni daha çok ciddiye aldığını ve daha az rahatsız ettiğini fark ettiğimden beri mıkmıkladığında çareyi kulaklığı takmakta buluyorum çok zekiyim. moli de çok zeki, kulaklığı felan kapmış hemen 2 günde, afferim.
bu arada sonunda göz doktoruna gitme kararı aldım,kamuoyunu bilgilendirmek için söylüyorum, 1 aylık lensleri üşengeçlikten 5 ay kullanınca kısa vadede kör filan olmuyormuşsunuz. ben bundan sonra hepsini en az 2 ay kullanmayı planlıyorum vallahi. inşallah gözlerim 6 numeroyu geçmemiştir diye de dua ediciiim bu gece, gerçi görünmeyen köy kılavuz istemiyor arkadaş ve ben burnumun üücüünü göremiyorums.
bugün bi de kütüphanede xrayli göz istercesine beni depoya yollayıp cdlerin üzerindeki mini kod numaralarına göre bişileri yerleştirmemi istediler ve ben onları yerleştirirken alt raftan 10-15 cd yere indi, kimilerinin kutusu kırıldı, kimilerinin cdsi karıştı fakat ben kimseye söylemedim. kırılan parçaları cebime attım, sağlammışçasına orjinal dvddleri yerlerine yerleştirdim. üzülecek bişi yok ama O harfiyle başlayan dvdlerin kopyalarını çizmezseniz iyi olur çünküü artık orjinalleri de çizikli çizikli der, iyi günler dileerim.

1 Mart 2009 Pazar

a blog entry dedicated to cemil

OKULLarın yine açılmasıyla hayatımın göbeğine yine ne bileyim sistem dinamikleri, ya da mat lab, ya da simulinkler düştü. buradan onları SELAMlıyorum. Bir yandan aldığım transkripsiyonları hala bitiremedim yarın akşama kadar dersim var ve akşam dediğimin çoğu diğer okuldaki gibi insanı sınırlar içerisindeki 4-5 değil de 7.30 olduğu günlük yaşantımda, salıya kadar bitirmem gereken bayağı bir şey olması zorlayıcı. Bana Etyen Mahçupyan röportajını verin gerisi de DTP'lilerden olursa sevinirim dediğimde, tesev'den Mahçupyan ile Dilek Kurban dışında kalanların hepsinin ABF'den kişiler olması bilemiyorum bence pek de iyi olmadı. Yönetim kurulundaki bazı amcalar yüreğimi çürüttüler samimiyetleriyle, röportajla çay iç yeğenimler iç içe geçmişti, nereleri kesmeli nereli yazmalıyım kafamda kestiremediğimden BÜYÜK ACILAR çektim. Günlerdir de çeşitli evler arasında da olsa ev kuşu olduğum için dün akşam kendimi taytla bir yatak odasında dans ederken bulmam pek şaşırtıcı olmadı. Neyseki bu eylem kafama sardığım atkının beynime kan gitmesini engellemesi sonucunda kısa sürmüştü. Üçün beşin peşinde sürünüp dururken, sevdiğim arkadaşlarımı değil de ortak dersler yüzünden ve başkalarını hiç tanımadığımız için az da olsa tanışmak suretiyle sürekli beraber oturmak zorunda kaldığımız 80 erkek 5 kız nüfuslu amfilerimizin zorunlu sıra arkadaşlarından nefret ediyorum. Keşke amfilerde hiç arkadaşım olmasa diyorum bazen ama genelde quizleri tek başıma halledemiyorum blog.

(a p.s. entry dedicated to yaqari: bir daha onunla işim olmasın diye c++'ı laptop'umdan bir güzel sildiğimden beni hayatımda hiç illegalité kalmadı, acayib mutluyums, bütün csçiler için çok üzülyorums)


28 Şubat 2009 Cumartesi

seviyeli biriyim

öyleyimdir

12 Şubat 2009 Perşembe

hay aksi

Gece vefakar heyheylerim beni yalnız bırakmayınca sabahı öğlen etmeye ve kapıcı gelmeden uyanmamaya karar vermiştim. Sonra aniden telefonuma gelen " :-) Okula başladım" yazılı mesajı algılamam uzun sürdü. Molinin kırk beş yaşındaki veterinerinden gelmiş olduğu gerçeğini kabullendiğimde kendisine telefon edip ne iş dedim. Rüyamda seni gördüm nasılsın merak ettim dediğinde iyi olduğumu söyleyip tırsarak molinin corona aşısını kafamda bir ay daha erteledim. Şartlar bunu gerektirdiğinde moliye kötü davranırım.

9 Şubat 2009 Pazartesi

hmms

molpedin reklamında gece yataktan fırlayıp sokağa dökülen kızların hepsi neden pijama giyiyor ya da neden hiçbiri gecelik giymiyor.
yalnız başıma yemek yerken tv izlerim.

4 Şubat 2009 Çarşamba

terk edilince isyan etti






oğulları tefeciliğe bulaşınca evlerinden olan komşularının terasında utanmadan molisini oynatan fadıl siğminlioğlu, bu akıl almaz eğlence bittiğinde ise moli ayakların çok pislenmiş kızım, dedi.


22 Ocak 2009 Perşembe

üh

9 saat sonraki sınava hala hiç hazır olmadığım için biraz mutsuzum sevgili bloörg. yemek yemeyi de unutmuşum, mutfağa gittim ve kendime nutellalı ekmek yapmaya koyuldum. buzdolabından aldığım hoş ekmeği mikrodalgaya koymuş beklerken, ablamın izlemekte olduğu yabancı gelin olayına DUHUL oldum. bir tane oğlan, derin dekolteli bi ablanın belini kavramış içten içe mıncırmak istediğini belirten hareketler yapiyodu, kız amerikalı olduğundan gerek türk izleyicisinin ahlakına aykırı bulunmuyor olmalı bu durum, malum hanfendi gavurlar. sonra özbek bi abla çıktı, o sonuçta erkek olduğu için yapabilir, ama bi bayanın yapmaması gerekir diyerek bizlere çok güzel bi ahlak dersi verdi. ardından oğulların anaları olduğu anlaşılan türbanlı teyzelerle derin de gol de'li ablalar yemin ederim ki halay çekmeye başladılar. hala sınava çalışmam gerekiyor olmasa bu programın ekmeğini daha çok yemek isterdim sevgili blog.


ps: programın heyecanıyla mikrodalgada fazla tuttuğum ekmeğin taşa dönüşmüş olması ne hoş.

21 Ocak 2009 Çarşamba

return false;

tmatrix'in double olabilmesini oldukça lüzumsuz buluyorum sevgili blog. i ile j'yi row ve column sayısına eşitleyip boyuna kadar arttıra arttıra döndermek istemiyorum artık blög. hala yayınlanıyorsa yaprak dökümü izleyip kola içmek, ellerimin yağlanmasını kabullenerek cips yiyebilmek istiyorum. başkalarının derdi ne kadar huzur verici yaraabbim. okuldan dönerken, henüz ne reklamı olduğunu anlayamadığım billboardlarda elli sekiz puntoyla itü'ye çevre yolu, odtü'ye çevre yolu, yale'YE çevre yolu yazdığını hergün okuduktan sonra yale'YE nin YEĞL üniversitesi olduğunu aniden anlamış bulunuyorum, arz ederim yes.

54j93jgımhgj654

ölüm korkusunun mortalofobi veyahutta kemküm disorder gibi havalı bir ismi varsa bilemiyorum, ama eğer yoksa lugata eklenmesini, böylelikle tüm insanlık olarak kendimizi bununla etiketleyip hem özel hem de zavallı hissedebilmemizin sağlanmasını frankfurt okulundan talep ediyorum.
bu sabah annemin babası öldü, sanırım daha bir hafta önce hiçbir şeyi yoktu ama bu 90 küsür yaşında olduğu gerçeğini değiştirmiyor. benim bilince kavuşmaya başladığım yaşlar onun koltuğunda uyuya kalmaya başladığı döneme denk geldiğinden olsa gerek pek bir duygusal bağımız yoktu. hastaneye kaldırıldığında görmeye gidemedim. gitmediğim için de mutluyum, ailede tanıdığım en inançlı insan diyebileceğim birinin bile yaklaşan ölümden korktuğunu birebir tecrübe etmek dayanabileceğimden fazla rahatsız edici olurdu. en azından onun ölünce gidebileceğini düşündüğü bir yer vardı.

19 Ocak 2009 Pazartesi

sistemleri modelliyorum ve onları bir güzel kontrol ediyorum

hayatımda ilgi çekici hiçbir şey olmaması yüzünden yazmıyorsam ve aslında siz bu blogu okurken bana acıyıp kendinizi daha iyi hissediyorsanız sizleri seviyorum. ALLAHIM gerçekten hayatımda yazmaya değer hiçbir şey hiçbir zaman yoktu bunu HEPİMİZ biliyoruz ama bana bir şekilde komik geliyordu ve ne bileyim yazmaya dair çeşitli ŞEYTANİ motivasyonlarım vardı. son günlerde çok sakin bir hayat yaşıyorum. sorumluluklarımı elimden geldiğince yerine getiriyor karşılığını almayı filan bekliyorum fakat mühendisliğin mottosunun "when you are doing your best is not just good enough" olduğunu, henüz transkriptte görmediğim fakat er geç yüzleşeceğim çeşitli F'ler sayesinde bayağı iyi anladım. bir yandan social theories gibi alanımın sınırları dahilinde olmayan bölümlerin sınavlarından YÜZ alabilirken her hafta saatlerimi verdiğim dersten çakıyor olmamı henüz ruhen kaldırabiliyor olmadığımı da belirtmek ve hayatımı ders odaklı yaşayan gençlerden biri haline geldiğimi bir kez daha vurgulamak istiyorum. neyse bugün de sözde filmli tarih dersinin sınavı vardı. dün akşam on kişi filan toplanıp saatlerce lüzumsuz şeylerden konuştuktan sonra bir gibi domuzun saati kod adlı filmi izlemeye başladık. allahım 5 kişiydik sıkılmıştık ve filmde sürekli güzel memeli kadınlar ve seks vardı. kimilerimiz sıkılmış olsa da bence o saatte izleyebileceğimiz en iyi filmlerden birini izledik. yanımdaki arkadaşların muhafazakarlaşıp kendi intimate maceralarını paylaşmaması biraz üzücüydü çünkü biz o saatten sonra o filmi de izleyebildiğimize göre o salondan ilginç şeyler yaşamadan çıkmamalıydık bence fakat beklentilerim FOS ÇIKTI YEAH. neyse aliyle odaya gittik, dört buçuğa kadar birbirimizin kafasını kemirdikten sonra üç saat sonra kalkacağımızı vurguladığımda uyumaya karar verdik. rüyamda pek de hoş olmayan pipiler gördüm, o saatte o filmden sonra bunun hala benim suçum olduğunu iddia edebilecek olan arkadaşlarla hiç görüşmek niyetinde değilims.

10 Ocak 2009 Cumartesi

spiral bugi

son günlerde olup biten hadiseleri yorumlayabilecek kadar ortadoğu bilgisine malesef sahip değilim; ama basic level gündem bilgimle, chp'nin astığı "emperyalizm kendi akıttığı kanda boğulacaktır" afişlerini, bilmemne yardım derneğinin billboardlara verdiği "sen musanın cocugu olamazsın" ilanlarını, haydi filistin bizi bekliyor barış eli uzatalım derken işi cihada dönüştürenleri ilgiyle izliyorum.

6 Ocak 2009 Salı

illegal vector index=2 max index=1

bugün ayşe öncü'nün lecture'ından tek anladığım kendisinin dubai'de giriş için 150$ verilmesi talep edilen hotele akademisyen maaşıyla giremediğinden ötürü kente tepkili olduğuydu. baudrillard'ın simulated city adıyla ele aldığı sevgili dubai'nin fotoğraflarını bize gösterip palmiyelere bile kızarken ben ayaklarımı yerden kaldırarak yürüyebilmeme engel olan botlarıma bakarak güneşi düşünüyordum. pakistan'da tuğla işinde hala gerçek anlamda köle olarak çalıştırılan insanlar varken, bir şekilde firmalar aracılığıyla dubai'nin yasaklı bölgelerinde boktan şartlarda çalışmaya gelen bi takım pakilere köle denmesine, bu adamlara kendi ülkelerindekinden daha iyi standartlar sunuluyor buna kölelik demeyelim bence diye tepki gösterince, ali'nin beni malatyali iş adamlari derneği başkanı ilan etmesineyse gönülden saygı duyuyor, bir gün akademisyen maaşıyla hotellere giremediğinde beni cepten ödemeli aramasını arz ediyorum. ok-bye.

2 Ocak 2009 Cuma

haberler.

eğer devlet sigorta anlaşmasını düzenleyip 1 şubattan önce bir şeyler yapmazsa, sigortalıların artık eczanelerden ilaç alamayacağını öğreniyoruz. haberin ekmeğini yemek isteyen gazeteciler önce bir kaç yaşlının sağlık sorunlarını ve ilaçlarını almazlarsa hangisinin ölebileceğini hangisininse felç olabileceğini bir bir anlatıyorlar. yaşlı faslından sonra bebek ve çocuk reyonuna geçiyoruz. bebek konuşamayacağı için babasına söz veriyorlar. kendi tabiriyle iki gün önce kapıya konduğunu söyleyen adam, yüzünde deliliğe yaraşır bir gülümsemeyle hasta bebeklerinin ilaçlarını şubattan sonra nasıl alabileceklerini henüz bilmediğini söylüyor. bu esnada lafa giren hanımı ise adamın işi olduğu zamanda da zaten sigortalı çalıştırılmadığını bu yüzden eczane ve ilaç bağlamında hayatlarında değişen pek bir şey olmadığını dile getirmeye çalışırken akşam yemeğimi yiyorum.