3 Eylül 2008 Çarşamba

crap.

dün cerenle, ecelerin burgaz adadaki evine gittik. ceren işe gideceği için nispeten erken yattı. eceyle saat 4'e kadar insanlığı kurtardık. en son hiçbir bilimsel argümana dayandıramayacağım komplo teorilerimden birine kendimi kaptırmış, küresel ısınmanın sürekli dile getiriliyor olmasının çevrecinin daniskaları kadar kapitalist şirketlerin de işi olduğunu, sürekli felaket tablolarına maruz bırakıldığımız için yapacak bir şey yok psikolojisine sokulduğumuzu ve yarın ölecekmişçesine hepten tüketmeye başladığımızı filan iddia ediyordum ki uyumaya karar verdik. ketum çinçilalardan biri ayak ucumda yattı, fincan kod adlı tekir ise ışıklar söndükten sonra evde türlü gürültüler çıkarmaya karar verdi, neyse o yorgunlukla duymadık aslında bir şey. bugün öğlen eve döndüm, uyumayayım da erken yatar erken kalkmaya başlarım diye ümit ederken 5 sularında uyuya kaldım. 6buçuktaysa şok terapisiyle uyandım. babam geldi ve bana şunu bildirdi:














Elephant man'i andırsa da asıl sorun yanağını arı sokmuş olması. Böyle bir şeyi zaten uzun süredir beklediğim için hemen eczaneden gerekli olan ilaci tedarik ettim. Bayağı tatlı oldu tipi, ağlamıyor diye de yüzüne kahkalarla gülmekten çekinmedik. Neyse, :((((

1 yorum:

e g dedi ki...

o yanağı yerim ben, sorun olmazsa. soğan ve mantarla, köri ve sarımsak tozu baharatlarıyla kavururum. çok biliyormuş gibi, yanak böyle yeni ağbi, derim.
olur dimi?
bu arada çok güzelsiniz. size yavşasam, sıkıcı olurdu.