eski bir arkadaşımla buluşayım derken bir dolu yeni insanla aynı ortama düşmek ve bu insanların kuruyemiş bira hayatını benimsemiş otuz yaş üstü KÖTÜ sanatçılar olduğunu farkedip oradan kaçmak istediğimde geç kalmış olmam; sonra ne okuyorsun denmesi, geçiştirmek istemem, pes edip söylemem, anlamamaları, açıklamam, o kafayla bin defa muhteşem bir şey okuduğuma dair bilinçsiz laflar tekrar etmeleri, çilem bitsin diye yanımdaki arkadaşı da boş verip mekanı terk etmem, eski arkadaşlarla dostlukları uzatmamayı filan mı öğütlüyor bana acaba. dün kuruyemişçilerden bi tanesi, iyi niyetli olmasına rağmen bokunu çıkartıp, benim heykellerden birini alırsın ilerde işte, sahip çıkarsın bize filan dedi, hiç de ŞAKANAZ gözükmediği için, PATRONAJ YARDIM HATTIna sarılıp en çabuk ulaşabileceğim arkidişlerimle buluşmak üzere kalktım.
bu sabah ise ne idüğü belirsiz bir bunalımla uyanınca, bikaçgündür iyi hissediyorum diye insanlığa karşı hissettiğim vicdan azabından kurtuldum.
evelki gece beşte, kırmızı palto yayıncılık, gelip bana uçak bileti alabileceğini söyleyip yeni adresini verdiğinde, bi an samimiyetine inanmak istedim. kafama yeşil tokayı da takabilirdim o an. post-ergenliği atıp, on altıma da dönerdim belki. isterdim ki kırmızıyı hiç andırmayan pembe paltom eskimemiş olsun, ne bileyim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
6 yorum:
festival gibisin, katılmak istiyorum.
ps. kelime doğrulama zorunluluğu beni yorum yapmaktan soğutuyor.
xoxo
gossip girl
ya rapidsharein kedilerinden soraydı, buna da şükür vallayi, gerçi onları da görmedim kaç gündür happy hoursçu muyum neyim.
kelime seçimlerin beni yoruyor.
ali beni yordun.
ali beni gerdin.
yanına fazla bir şey alma, ama kırmızı palto buralarda lazım.
sabah pis bir soğuk vardı.
profiller uygun olsaydı keşke.
Yorum Gönder